SANATEVİ OLARAK BEN...
Gelen yeni yıl ile beklentilerim değişti
Bazı şeyler için artık sabrım yok; Ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden
ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.
Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.
Çok bilmişliğe tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.
Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, benim kurallarımı yok sayan, saygı duymayan
beni istediği gibi evirip çevireceğini düşünen insanlardan kaçınıyorum. Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir
arada olmak istemiyorum.
Abartılar beni sıkıyor.
Sanatçının yanında durmayı sadece fotoğraf çektirirken yanında durmak olarak algılayanlardan
hiçbir beklentim yok artık. Küçük bütçelerle yaptıklarımın onda birini bütçemin 10 katı ile yapamayanlara hakkımı helal etmiyorum.
İmkansızlık içerisinde imkansızı başarırken, üç kuruşun hesabını yapanların, öteye beriye saçtıkları paralarla
kent kültürüne verdikleri zararı tarihe not düşüyorum. Kente dair, sanata dair, tüm umut, istek ve haykırışlarımıza
emme basma tulumba gibi sadece kafa sallayan, samimiyetsiz gülücükler atan, kentin dinamiklerini yok sayanlarla
ince belli bardakta mis gibi çayımızı bile içmek istemiyorum.
Ve her şeyin de üzerinde,
sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok artık.
(Bu metin, alıntıdan düzenlemedir…)